17 Aralık 2014 Çarşamba

Dandin Bakery...

eskiden okul kırınca kimse görmesin diye karşıya geçelim derdik arkadaşlarla, bizim karşısı Avrupa yakası...
arabayı park ettik Harem'e atladık vapura indik Sirkeci'de... 
Eminönüne yürürken kafamı kaldırdığımda Istanbul'u tekrar tekar sevdim, tekrar aşık oldum şehre.
Mısır çarşısına girelim azıcık rengarenk tezgahları gezelim, azıcık bişeyler atarız ağzımıza, baharatları alır dizeriz evde raflarımıza... aman dikkat öyle lokumlar varki benim gözüm döndü bir ara, güllüsü nanelisi ve daha önce denemediğim susamlısı...nedir o öyle, bana kilolarca paketle amca diyesim geldi...
hadi kaçalımda bişeyler yiyelim dedik ordanda gideriz Karaköy'e içeriz kahvemizi...
Karaköy benim tam gönlüme göre olmuş, tam istediğim mekanlar, tam saatlerce mutfakta pişirip sonrada yiyenlerin yüzlerindeki ifadeyle mest olmayı istediğim mekanlar...
işte bunlardan bir tanesine Instagram da rastlamıştım günler önce 'Dandin Bakery' sade, şık, elegance, lezzetli ve keyifli...başka ne alırdınız??? 
herşey tam olması gerektiği gibi; ekler hamurundan marzipanli tatlısı, fransız kremalı kırmızı meyveli bezesi, tereyağ kokan lavantalı kurabiyesi...
ve sıcacık lattesi...
gidin ve benim içinde aklımda kalan beyaz çikolatalı brownie'den yemeden dönmeyin...

Lungo Espresso Bar...

Tunalı'da minik şeker mekanlar arar dururum ya ben, bir yenisi eklenmiş aramıza. Hemen Elizin pastanesinin yanından dönün sağ tarafa azıcık yürüyün nereyi tarif ettiğimi, pencerelerini, kapıdaki süsünü görünce hemen anlayacaksınız... 
İçerisi minicik tam bir Avrupa'lı, kahve seçenekleri çok yiyecek az, bana tek sevimli gelmeyen sandwich olarak Dardanel satmaları. Bu arada yanlış anlaşılmasın Dardanelin sandwichleride çok lezzetlidir severim ama butik bir kahve dükkanına yakıştıramadım sadece. Biz çok erken gitmiştik belkide tatlı olarakta pek bişey yoktu ama olur bir dahakine dedik ve espressolarımızı içtik gülümsedik. 
Arkadan güzel bir şarkıda eşlik etseydi sabah kahvemize, değmeyin keyfimize, oda bir dahaki sefereymiş güleryüzlü çalışanı bahsetti bize.

Umarım bol bol ev yapımı lezzetler getirip bizi mutlu ederler, bol işleri bol kazançları olur...
Önümüzdeki haftalarda ben yine gider, bir daha denerim, sizi de beklerim...

10 Aralık 2014 Çarşamba

Fauchon gelmiş, gitmez miyim:))

buralarda dolanmanın en güzel yanı da yurtdışında bayıla bayıla yediğim tatları Istanbul'da da bulmam olsa gerek. 
akşam üzeri gelip çattığında kahve molası nerede olsa dediğimde aklıma Akasya Alışveriş merkezinde açılan ama ben sadece ablam ve kardeşimin gelirken getirdiği enfes macaronlarını yemekle yetinip yeni yerlerini görmediğim Fauchon geldi. 
Fauchon'da Laduree gibi Fransa'dan ülkemize gelen nadir lezzetlerden olup günümüze taa 1800lerddn gelmektedirler.  Macaronları dillere destan olsa bile Ekler dediğinizde saygıyla eğildiğiniz bu marka Istanbul'uma gelmiş hoşgelmiş...
adamlar işlerini öyle ciddiye alıyor ki hatta mücevherci işletiyormuşçasına özenle dokunuyorlar tatlılarına...
gitmediyseniz ve yolunuz düşerse, enfes espresso yanında kaya tuzlu karamelli ekler ilk tercihiniz olsa da yanında güllü makaron yemeden dönmeyin derim ben...

ee en sevdiğim iki Laduree ve Fauchon gelmişken beklentimi aza indirmeden Pierre Herme gelde enfes çikolatalarını yiyelim diyorum... 

9 Aralık 2014 Salı

Kırıntı...

bazı mekanlar vardır ya hani anıların kokusunu hissedersin içeri girdiğinde, işte cadde Kırıntı tamda öyle bir yer benim için...
açıldığında sabırsızlandığımız, kısa sürede tüm menuyu ezberlediğimiz ama asla sıkılıp gitmekten vazgeçmediğimiz...
Kırıntı büyük tabaklar ve Amerikadan kopup gelmiş tarzıyla kazındı gönlümüze, hele de o soslu patatesi, kocsman shnitseli ve çikolatalı cheesecake'i yok mu...
ailemin evi caddeye çok kısa mesafede olduğundan öğle yemeğinin Kırıntıda yenmesi de kaçınılmaz olsu tabii, yine birbirinden lezzetli yemekler, güleryüzlü personel ve en önemlisi en tatlı anılarımla yedim öğle yemeğimi...

Voi cadde...

Istanbul'dan Ankaraya taşınalı tam 14 sene oldu... Yarı Ankaralı oldum artık ben. Ankarayı severim, gittiğimiz mekanlarda çalışanlarla selamlaşır şakalaşır, güne güzel başlanır... 
Ama Istanbul çok farklı, bildiğin Avrupa... hatta daha iyisi... pazar günü bir istanbul klasiği caddeye inelim Vapiano'ya gidelim dedik ve sevdiğim herşey yerinde duruyordu. Vapiano hangi ülkede görsem koşarak içeri girdiğim ve lezzetlerini silip süpürdüğüm bir mekan. Ve yine harika lezzetiyle Ravioli Bolognez sosuyla...


ama asıl bana işte burası dedirten küçük Zara'nın hemen yan sokağında açılmış, güler yüzlü gencecik sahipleriyle, mis gibi kahve kokusuyla ve harika lezzetleriyle Voi cafe. Mekan Avrupadan ışınlanmış, öyle güzel bir iç tasarımki anlatamam...
Istanbul'da otursam her sabah gününkahvesi'ni orda içerdim abartmıyorum..



5 Aralık 2014 Cuma

Yılbaşı geliyor...

en sevdiğim aydır Aralık, heryer süslenir, şehirler ışıl ışıl olur, herkeste eski yılı geride bırakıp yenisine gitmenin heyecanı olur ya işte o yüzden severim...
sizde kapatın gözünüzü en çok gitmek istediğiniz şehri düşünün ve dileğinizi dileyin... 
Belli mi olur açtığınızda orada olursjnuz belki...